din etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
din etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2025 Salı

RUH VE BEYİN ARASINDAKİ ÜSTÜNLÜK SAVAŞI: ÖZGÜR İRADE MADDENİN ZİNCİRİNDE Mİ?

Yazan: Yusuf


İnsanlık tarihi boyunca “ruh” ve “beden” ikiliği, felsefenin en temel tartışma alanlarından biri olmuştur. Ben de bu konuya dair kendi içsel sorgulamamı ilerlettim ve bazı sonuçlara ulaştım. Bu yazıda, hem önceki fikirlerimin hem de yeni geliştirdiğim argümanların bir sentezini sunmak istiyorum.


İlk olarak şunu düşünmüştüm:

Ruh, beyine bir sinyal gönderir. Beyin bu sinyali algılar ve fiziksel olarak gerçekleştirir. Örneğin, ruh kolun kalkmasını ister, beyin bunu kaslara iletir ve kol kalkar. Bu durumdan yola çıkarak, iradenin kaynağı olan ruhun beyinden daha üstün olduğu sonucuna varmıştım. Çünkü harekete geçiren, yani ilk neden olan “ruh” idi.


Ancak sonra şu düşünceyle karşılaştım ve bu soruyu sordum:

Eğer sağ kolum kırılmışsa ve hareket edemeyecek durumdaysa, ruh kolu kaldırma emri verse bile beyin bu emri gerçekleştiremez. Bu durumda beyin, ruhun iradesini yerine getirememektedir. O hâlde, uygulama gücü ruhun iradesini sınırlıyorsa, beyin ruhdan daha mı üstündür?


Bu nokta, felsefi olarak oldukça derin bir çatallaşmayı beraberinde getiriyor. Üstünlük neye göre belirlenir?


İradenin kaynağı olmaya mı?


Yoksa o iradeyi gerçekleştirme gücüne mi?



Burada iki bakış açısı ortaya çıkıyor:


1. İdealist Perspektif:

Bu görüşe göre ruh, irade ve düşünce evrende maddeden üstündür. Beyin yalnızca ruhun emirlerini yerine getiren bir araçtır. Eğer kol kalkmıyorsa bu, beynin veya bedenin sınırlarından kaynaklıdır; ruhun üstünlüğünü ortadan kaldırmaz. Tıpkı bir komutanın emrinin, hava şartları nedeniyle uygulamaya konamaması gibi. Emri verenin gücü, o anda uygulanamasa bile, otoritesini kaybetmez.



2. Materyalist Perspektif:

Bu düşünce ise maddenin, dolayısıyla beynin belirleyici olduğunu savunur. Ruh dediğimiz şey de aslında beynin bir işlevi olabilir. Eğer beyin fiziksel olarak bir şey yapamıyorsa, ruhun iradesi de bu sınırda boğulur. Uygulanamayan irade, etkisiz bir düşünceden ibarettir. Bu da beynin üstünlüğünü işaret eder.




Benim vardığım sonuç ise bu ikiliği sentezlemeye daha yakındır:

Ruh, niyetin ve özgür iradenin kaynağıdır. Beyin ise onun dünyaya yansıyan eli gibidir. Ancak ruh ne kadar özgür olursa olsun, bedenin sınırları içinde hareket etmek zorundadır. Bu da demektir ki, ruh üstün olabilir; ama etkisi sınırlıdır. Bir anlamda, ruh kraldır; ama krallığı, fiziksel coğrafyayla kısıtlanmıştır.


Bu düşünce, özgür irade tartışmasına da yeni bir boyut kazandırır:

İrade özgür müdür, yoksa bedenin zincirlerinde mi esirdir?


Belki de bu sorunun cevabı, bireyin kendi iç yolculuğunda gizlidir. Ve belki de asıl önemli olan, ruhun iradesinin ne kadar gerçekleştiği değil, onu ne kadar saf ve samimi taşıdığıdır.


Bazen Vücut Düşünmeden Hareket Eder

Yazan: Yusuf Bugün kısa bir video izledim. Bir genç plastik bir sandalyeye oturuyor ama sandalye altından kayıyor. Genç yere düşerken elleri...